Türkiye Sigorta Birliği (TSB) tarafından yayımlanan 2025 Gündem Raporu, sadece demografik değişimin değil, bunun sigorta sektörüne etkilerinin de altını çiziyor. Rapora göre, Türkiye’de insanlar artık daha uzun yaşıyor; ancak sağlıklı ve ekonomik olarak bağımsız yaşadıkları süre görece kısa.
Veriler Alarm Veriyor: Yaşam Uzadı, Refah Geriledi
TSB raporuna göre Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresi 77 yıl. Ancak sağlıklı yaşam süresi yalnızca 65 yıl. Bu da her bireyin ortalama 12 yılını sağlık sorunları ve bağımlılıkla geçirdiğini gösteriyor.
Ayrıca, sadece sağlıklı kalmak değil, finansal bağımsızlık da sınırlı. Bireylerin tasarruf ve gelir üretme kapasitesi, yaşam süresiyle uyumlu değil. Bu durum, bireylerin hem sağlık sistemine hem de kamu emeklilik sistemine erken bağımlı hale gelmesine neden oluyor.

Yaşlı Nüfus Artıyor, Aktif/Pasif Dengesi Bozuluyor
Raporda yer alan verilere göre Türkiye’de:
Aktif sigortalı sayısı: 25,6 milyon
Pasif sigortalı (emekli ve malul): 15,8 milyon
Aktif/pasif oranı: 1,61
Son 2 yılda 2,7 milyon kişi daha emekli olmuş durumda. SGK’ya prim ödeyen çalışan sayısı azalırken, emekli maaşı alanların sayısı hızla artıyor. Bu da hem kamu hem bireysel finansal sistemlerde baskı yaratıyor.
Küresel Eğilim: Ortanca Yaş Artıyor, Sigorta Beklentileri Değişiyor
Geneva Association verilerine göre, 2100 yılında dünya nüfusunun ortanca yaşı 41,6 olacak. Türkiye’de 2025 itibarıyla bu oran 34,9. Ancak bu gençlik avantajı hızla kaybediliyor.
Türkiye’de 65 yaş üstü nüfus oranı: %10,2
Dünya ortalaması: %10
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte hayat, sağlık ve emeklilik ürünlerinin uzun ömürlü risklere göre yeniden yapılandırılması gerektiği belirtiliyor.
Dünya ile Kıyaslama
Ülke | Yaşam Süresi | Sağlıklı Yaşam | Fark |
---|---|---|---|
Türkiye | 77 yıl | 65 yıl | 12 yıl |
OECD | 81 yıl | 69 yıl | 12 yıl |
Japonya | 84 yıl | 74 yıl | 10 yıl |
Sigorta Sektörü İçin Yeni Nesil Ürün Zorunluluğu
TSB raporuna göre, geleneksel hayat ve sağlık sigortacılığı, ölüm ve ani hastalıklara karşı güvence sunuyor. Ancak artık bu yeterli değil. Yeni dönemde:
Uzun dönem bakım sigortaları
Emeklilik sonrası düzenli gelir sağlayan irat sigortaları
Sağlıkla bağlantılı gelir güvenceleri
Yaşlılıkta bağımsız yaşamı destekleyen hibrit ürünler
geliştirilmek zorunda.
BES ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemleri Daha Kritik Hale Geliyor
Rapor, özellikle bireysel emeklilik sisteminin (BES) tamamlayıcı emeklilik anlayışıyla entegre edilmesini öneriyor. Çünkü mevcut emeklilik maaşları yaşlanan nüfusun yaşam giderlerini karşılamada yetersiz kalıyor. Bu boşluğu, özel emeklilik ve sigorta ürünleri kapatmak zorunda.
Uzun Yaşamak mı, İyi Yaşamak mı?

Türkiye’de insanlar artık daha uzun yaşıyor. Ama bu ömrü ne kadar sağlıklı, ne kadar ekonomik bağımsızlıkla geçiriyoruz?
TSB’nin “Uzayan Ömürler ve Değişen Riskler” bölümü, sigorta sektörünün bu demografik değişime nasıl cevap vermesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor:
Artık mesele sadece riskleri teminat altına almak değil; ömür boyu refah ve bağımsızlığı teminat altına almak.
Sigorta sektörü, yaşlanan toplumlar için yalnızca ürün değil, sosyal güvenlik tamamlayıcısı olarak rol almalı.
Uzun Yaşam Riskine Karşı Finansal Okuryazarlık Şart
Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Şenol Şentürk, hayat sigortacılığının Türkiye'de yeterince gelişememesinin temel nedenlerinden birinin düşük finansal okuryazarlık olduğunu belirtiyor.
“Hayat sigortalarının yaygınlaşmamasının ardındaki en temel neden düşük finansal okuryazarlıktır.”
Ayrıca Şentürk, Türkiye’de henüz yıllık gelir sigortası ya da uzun süreli bakım sigortası gibi ürünlerin gelişmediğini, bu alandaki eksikliğin sektör için önemli bir boşluk yarattığını ifade ediyor.
Bu durum, bireylerin uzun yaşam süresinin getirdiği ekonomik risklere karşı yeterince hazırlıklı olmadığını gösteriyor.
Finansal okuryazarlığın artırılması, hem bireysel refahın hem de sistemin sürdürülebilirliğinin anahtarı olarak görülüyor.

Değişen Demografi, Yeni Stratejiler
HDI Fiba Emeklilik ve Hayat A.Ş. Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, McKinsey Global Institute’un “Bağımlılık ve Nüfus Azalışı” raporuna atıfta bulunarak, yaşlanan nüfusun sigorta ve emeklilik sistemleri üzerinde derin etkiler yaratacağını vurguladı.
Öztürkoğlu’na göre:
Çalışma çağındaki bireylerin oranı düşüyor.
2050 yılına kadar emeklilik sistemleri, yaşlı nüfusun gelir açığını kapatmak için mevcut gelirlerin %50’sine kadarını yönlendirmek zorunda kalabilir.
Yaşlı tüketici kitlesinin ekonomik etkisi hızla büyüyor.
Bu tabloya karşılık öneriler: “Uzun vadeli yatırım stratejileri geliştirilmeli. Dijital finansal danışmanlık yaygınlaştırılmalı. Yaşlı iş gücünün katılımı artırılmalı.”